-
FENCİ - Fen Bilimleri Dersi Kaynakları
 
 
   

EĞİTİMDE AYRIMCILIK VE FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ
  Yazılar || Eğitim Yazıları
   EĞİTİMDE AYRIMCILIK VE FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ


EĞİTİMDE AYRIMCILIK VE FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ

           

Türkiye?de eğitim sisteminin en büyük sorunlarından birisi, eğitimde fırsat ve imkan eşitsizliği olarak da ifadesini bulan ayrımcılıktır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu?nun 10.12.1948 tarihli ve 217 A (III) sayılı kararıyla kabul ve ilan edilen, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi?nin eğitim hakkı ile ilgili olan 26. maddesinde; ?Herkes eğitim hakkına sahiptir. Teknik ve Mesleki Eğitimden kural olarak herkes yararlanabilir; yüksek öğretim kabiliyet esasına göre herkese eşit olarak açıktır.? ifadesi yer almaktadır.

           

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO?nun en önemli sözleşmelerinden biri; Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme?dir. UNESCO?nun 14 Aralık 1960 tarihli Genel Konferansında kabul edilen bu uluslar arası sözleşme ile, eğitimde davranış eşitliğini ortadan kaldırmak ya da bozmak amacıyla veya sonucuyla herhangi bir kişi ya da grubu herhangi bir türdeki ya da düzeydeki eğitimden yoksun bırakmak, düşük standartlı bir eğitimle sınırlandırmak, bunlar için ayrı eğitim sistemleri ya da kurumları oluşturmak veya onlara insan onuruyla bağdaşmaz koşullar uygulamak üzere yapılan herhangi bir ayrım, dışlama ya da tercih yasaklanmıştır. Sözleşmede ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka bir görüş, ulusal ya da toplumsal köken, ekonomik koşullar ya da doğum gerekçelerine dayalı ayrımcılık yasaklanmıştır.

Anayasaları insan haklarına dayalı olan  gelişmiş ve medeni ülkeler, UNESCO?nun Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme ?Convention against Discrimination in Education? olarak adlandırılan bu uluslar arası sözleşmeye taraftırlar. Eğer biz gerçekten insan haklarına saygılıysak, AB yolundaki Türkiye de diğer demokratik ülkeler gibi en kısa zamanda bu uluslar arası sözleşmeye taraf olmalıdır. Türkiye, eğitim sistemi ile ilgili mevzuatını eğitimde her türlü ayrımcılığı ve fırsat eşitsizliğini ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenlemelidir. Bu hususta başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere, TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyelerine, parlamenterlere, bakanlara, sendikalara ve demokratik sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir

            14.06.1973 tarihinde kabul edilen 1739 No?lu Milli Eğitim Temel Kanunu?nun 8. maddesinde ?Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlanır.? Hükümleri bulunmasına rağmen, ülkemizde meslek lisesi mezunlarına karşı bilinçli, kasıtlı ve sistemli bir şekilde ideolojik ayrımcılık uygulanmaktadır. Üniversiteye girişte meslek lisesi mezunlarının önüne katsayı engeli konarak, kendi alanlarının devamı niteliğindeki mühendislik bölümlerine bile devam  edebilmeleri engellenmektedir. Hiçbir AB ülkesinde ortaöğretimden yüksek öğretime geçişte böyle bir adaletsizlik yoktur. Tam tersine meslek lisesi mezunları lehine daha da ayrıcalık tanınır. AB mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesi için çok büyük adımlar atarken, Türkiye bunun tam tersini yapmaktadır. Üniversiteye giriş sistemindeki adil olmayan ve eğitimde fırsat eşitliğini daraltan bu katsayı uygulaması Türk Eğitim Sistemi için önemli bir problemdir. Bunun bir an önce giderilmesi ve mesleki eğitimin önündeki engellerin acilen çözülmesi gerekir. Bu her şeyden önce eğitimdeki fırsat eşitliğini kısıtlayan bir uygulamadır. 

             Başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere, Mesleki ve Teknik Eğitimden sorumlu Genel Müdürler ve konuyla ilgili diğer Bakanlık yetkililerinin gerekli duyarlılığı gösterip bu konuda ki yönetmelik ve mevzuat değişikliklerini en kısa zamanda yaparak, meslek lisesi mezunları aleyhindeki bu çifte standart ayrımcı uygulamaya acilen son vermeleri beklenmektedir. Yoksa bu durumda çocuklarımızı meslek lisesine göndermek hiç de akıllıca bir iş değildir! Çünkü meslek lisesinden mezun olan gençlerimizin iki yıllık meslek yüksek okullarına girmekten başka seçenekleri yok gibidir. Çok  başarılı olanlar bile aldıkları ek puan ile ancak kendi mesleklerinin devamı niteliğindeki teknik öğretmenlik bölümlerini kazanabilmektedirler ki, aslında Teknik Eğitim fakültelerinden mezun olanların da öğretmenliğe atanabilme şansları da gün geçtikçe azalmaktadır. Çünkü meslek liselerine kayıt olan öğrenci sayısı azaldıkça, azalan öğrenci sayısıyla orantılı olarak teknik öğretmen ihtiyacı da azalmıştır. Hatta bir çok teknik öğretmen norm kadro fazlası durumuna düşmüştür. Buna rağmen Teknik Eğitim Fakültelerimiz sürekli yeni mezunlar vermekte, öğretmenliğe atanamamış işsiz teknik öğretmenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır.

           

Ben şahsen bir teknik öğretmen olarak, kendi çocuklarımı meslek lisesi?ne göndermedim. Bu şartlarda hiçbir veliye de çocuklarını meslek lisesine göndermesini tavsiye etmem. Çünkü akademik (düz) lise mezunu olan birisi eğer üniversiteyi kazanamazsa veya bir meslek sahibi de olmak isterse, meslek lisesi telafi programlarına devam ederek en geç 1 ? 2 yıl içersinde meslek lisesi diploması da alabilmekte veya Açık Öğretim Meslek Lisesi?nden istediği meslek lisesi bölümlerine ait diploma alabilmektedir. Dikkat edilirse ekonomik durumu iyi olan aileler hiçbir zaman çocuklarını meslek lisesine göndermemekte, özel okullarda veya kolejlerde okutmaktadırlar. Hatta ekonomik durumu çok iyi olanlar çocuklarını yurtdışında Avrupa veya Amerika?daki okullarda okutmaktadırlar. Çocuklarını özel okullarda veya kolejlerde okutma imkanı olmayan toplumun ekonomik olarak gelir düzeyi düşük kesiminden olan işçi, memur, işsiz ya da yoksul aileler ise hiç olmazsa bir meslek sahibi olsun düşüncesiyle çocuklarını bir meslek lisesine göndermektedirler.

           

Üniversiteye girişte, meslek lisesi mezunları aleyhindeki bu farklı katsayı uygulaması, ülkemizde ekonomik olarak düşük gelir düzeyindeki sosyal tabakalara mensup vatandaşlarımıza karşı yapılan ekonomik koşullara dayalı bir ayrımcılık olup, ekonomik durumu iyi olmayan yoksul kesimden vatandaşlarımızın meslek liselerinden mezun olan çocuklarına  karşı uygulanan dışlama, sınırlama ve eğitimde davranış eşitliğini ortadan kaldıran bir ayrımcılıktır. Eğitimde bu ayrımcılık , fırsat eşitsizliği ve engelleme devam ettiği sürece, ilköğretimden sonra meslek liselerine yönelen öğrencilerin sayısı gün geçtikçe azalacaktır. Meslek liselerine olan talebi arttırmak, yetenekli öğrencilerin mesleki ve teknik öğretimi tercih etmelerini sağlamak için meslek lisesi öğrencilerinin ÖSS?deki kat sayı uygulamasındaki cezalandırma kaldırılmalı, kendi alanlarının devamı niteliğindeki mühendislik bölümlerine girişte ek puanlarla teşvik edilmelidir.  Eğer ülkemizin kalkınması için mesleki ve teknik eğitimin yaygınlaştırılması gerektiğine gerçekten inanıyorsak ve insan haklarına gerçekten saygılıysak, eğitimdeki bu ayrımcılık ve eşitsizlik sorununun acilen çözülmesi gerekmektedir.


[ Yazan : admin | Okunma : 4751 ]



Copyright © 2007-2023
www.fenci.gen.tr Sizinle 16 Yıldır Birlikte!
Hatırla :